Ketojenik Diyet

Ketojenik Diyet Nedir? 

Ketojenik diyet son zamanlarda sıklıkla duyduğumuz bir tür diyet türüdür. Ketojenik diyet içerik olarak bakıldığında en önemli özelliği karbonhidrat bakımından fakir besinlerin tüketilmesi esasına dayanmaktadır. Düşük karbonhidrat tüketilmesi de bilindiği gibi vücudun yağ depolama olasılığını neredeyse ortadan kaldırmaktadır. 





Bilhassa kanser hastalarının Ketojenik diyete uymaları halinde bir hayli pozitif sonuçla karşılaşıldığını belirten uzmanlar, “Ketojenik diyetin en ehemmiyetli özelliği de kanda yüksek şeker düzeyinin engellenmesi…Diyete uyan kanser hastalarında kanserli hücrelerin büyümesi ve metastaz yapmasının yavaşladığı gözlemleniyor. Ayrı olarak kemoterapi ve ışınım rehabilitasyonunun daha tesirli olması da mevzu bahis” diyor. Ketojenik diyet, son zamanlarda düşük karbonhidrat diyetlerinin tiryakileri sayesinde oldukça gündemde. Ketojenik diyetin tek özelliği karbonhidrat itibariyle fakir diyetlerden olması değil. Tek emeli zayıflama olmayan bu mucize diyet birçok hastalığın iyileşmesine de yardımcı oluyor. Araştırmalar, bilhassa kanser hastalarının bu diyete uymaları halinde birçok olumlu sonuçla karşılaşıldığını ortaya koyuyor. Ketojenik diyete uyan kanser hastalarında kanserli hücrelerin büyümesi ve metastaz yapmasının yavaşladığının gözlemlendiğini belirten uzmanlar, diyetin ayrı olarak kemoterapi ve radyasyon rehabilitasyonunun daha tesirli olması gibi neticeleri beraberinde getirdiğini söylüyor.
Şayet kilo almak istiyorsanız, yağ miktarını özelliklede MCT miktarını arttırmanız,  kilo vermek istiyorsanız da yağ miktarını azaltmanız gerekmektedir.  Ketojenik diyetin en ehemmiyetli noktası; glukoz başka bir deyişle karbonhidrat tüketimini etkin bir şekilde kısıtlarken (maksimum 50 gram/gün), sıhhatlı yağları ve proteinleri yeterli düzeyde almak.


Daha fazlasına ihtiyacınız yok. En ehemmiyetli farklığı, tabağın karbonhidratlarla doldurduğumuz tarafında yapıyoruz. Patates, pirinç, makarna, bal, pekmez, ekmek, pasta, börek ve her türlü unlu mamullerden uzak duracağız. Bunların yerine; düşük karbonhidratlı besinleri koyacağız” diye anlatılmaktadır.
Ketojenik perhize uyum sağlamanın düşünülenden daha kolay olduğunu ve vücudun çok hızlı alıştığını belirten uzmanlar,  “Yiyecekleri seçerken azıcık dikkat en ehemmiyetli evre. En ehemmiyetli nokta vitamin ve mineraller açısından vücudun, eksiklik yaşamaması…” diye ilave ediyor.
PERHİZ NELER İÇERİYOR?
Ekmeksiz tüketmeden olur mu?
Bütün mevzu ezberlerimizi bozmak. Yemeklerinizi ekmek olmadan tüketmeye başladığınızda çok daha lezzetli olduğunu fark edecek, yiyecekleri gerçek tatlarıyla alacaksınız.


Yüksek kalitede soğuk sıkılmış bitkisel yağlar, ketojenik perhizde çok ehemmiyetli yer meblağ. Bu yağlar; en temel yağ asitlerini (bilhassa omega-3) ve yağda eriyen vitaminleri (vitamin D) sağlarlar. Kenevir yağı, keten yağı, kolza tohumu yağı ve balık yağı en nitelikli olanlarıdır. Bu yağlar hava almamalı ve ısıtılmamalı. Salatalarda, bilhassa lor peyniriyle, günlük besinlerinizi tatlandırmak için tüketebilirsiniz. Perhizinizde günde 4-6 gram omega-3 bulunmalı.
Süt şekerine dikkat edin
Günlük besinlerinizi seçerken süt şekerinin düşük olmasına dikkat ediniz. Bilhassa yoğurt, lor peyniri ve türevlerinde, düşük kalorili başka bir deyişle yağı azaltılmış olan popüler isimiyle “light” ürünlerde daha fazla süt şekeri ve şeker ilavesi vardır. Bu yüzden perhiz ürünleri değil, normal yağ muhtevalı ürünleri seçenek ediniz.
Kahvaltı da ehemmiyetli
Peynir seçiminde tam yağlı olanları, daha önceki kaşar ve alp peynirlerini seçenek edin. Bunlarda karbonhidrat miktarı düşüktür. Bilhassa meralarda beslenmiş hayvanların sütlerinden yapılmış olanlar, omega-3 ve vitamin-D açısından zengindir. Keçi peyniri, koyun peyniri ve tam yağlı krem peynirler diyet için iasebetli seçimlerdir. Düşük karbonhidratlı peynirlerden istediğiniz kadar yiyebilirsiniz. Soya ürünleri de iyi bir protein kaynağıdır. Soyalı ürünlerdeki karbonhidrat miktarına dikkat etmenizde fayda var.
Öncelikli tercihiniz et olmalı
Et alışverişlerinizde özellikle meralarda, serbest olarak beslenmiş hayvanların etlerini tercih etmeye çalışın. Bu hayvanların etleri hem lezzet, hem de pişme müddeti istikametinden çok değişik olması yanında, omega-3 açısından da oldukça zengindir. Hazır aldığınız salam, sosis gibi şarküteri ürünlerinde lezzetini arttırmak için şeker ilavesi kullanılır. Ürünlerin uzun raf ömrüne sahip olmaları yerine kullanılan savunma maddeleri, sağlık istikametinden zararlıdır. Olası oldukça bu tip ürünlerden kaçınınız.
Biraz da denizden gelen sağlığa mutfakta yer açın!


Yağlı, soğuk su balıkları; ringa, sardalye, uskumru, somon özellikle de çiftlik olmayanları, omega-3 açısından oldukça zengindir. Ketojenik diyet sırasında tüm et ve balık çeşitlerinden, ekmek katksına ihtiyaç duymadan tüketebilirisiniz. Bu etleri lezzetlendirmek ve besin değerini arttırmak için üzerlerine kolza tohumu yağı, zeytin yağı, palmiye yağı veya Hindistan cevizi yağı gezdirebilirsiniz.
Minik atıştırmalıklar iyi gelir


Kabuklu kuru yemişler (ceviz, Brezilya fındığı, macadamia cevizi gibi) ve yağlı tohumları (çekirdek, keten tohumu, kenevir tohumu, susam gibi) perhizinize ekleyebilirisiniz. Bunlar hem lezzet olarak farklılık sağlarken, kaliteli yağ asitleri açısından zengin oldukları için çok faydalıdırlar. Ancak tüm kuru yemişleri aynı kategoride değerlendirmeyiniz. Bilhassa Kaju bu gruba girmez ve yüksek oranda karbonhidrat içerir. Keten ve kenevir tohumları bilhassa omega-3 açısından zengindirler.
Sebzeleri keşfedin


Yeşil sebzeler (brokoli, ıspanak, kuşkonmaz, kabak, salatalık, lahana, ve yeşil fasulye) domates, çiğ havuç, tatlı olmayan biber ve tüm marul çeşitleri, etlerin yanında enfes ve son derece sıhhatli garnitürlere dönüşür. Nişastalı sebzeler sözgelimi pişmiş havuç, bezelye, kuru fasulye, mercimek ve Mısır kan şekerinizi çok yükseltir. Bu yüzden bu grup gıdalardan kaçınmalısınız.
Renkli, mayhoş meyvelere; evet! 
Meyveler, çok lezzetli ve vitamin deposu olmalarına karşın dikkatli seçim yapmalısınız. Zira yüksek oranda glukoz ve früktoz ihtiva ederler. Ancak çilekgiller yani, çilek, böğürtlen gibi meyveler, hem düşük karbonhidrat muhtevası hem de kanserle savaşan özellikleri sebebiyle çok ehemmiyetlidir. Her gün az miktarda çilek ve benzerleri ile beraber meyve tüketebilirsiniz. Ancak her porsiyon 6 gramı geçmeyecek şekilde olmalıdır. Konserve meyvelerden de kaçınmakta yarar var. Zira hem vitamin değerleri azalmıştır, hem de tatlandırılmışlardır. Ancak dondurulmuş meyveler tatlandırılmadığı için iyi bir tercihtir. Kuru üzüm, her türlü kuru yemiş ve meyve sularından kaçınmalısınız. Zira bunlarda konsantre şeker bulunur.
Çikolata yok mu?
Tamamiyle uzaklaşmanız gerekmez. Bitter çikolatalardan küçük parçalar halinde, haftada bir gün 3-4 gramı geçmeyecek şekilde yiyebilirsiniz. Çikolatanızı seçerken kakao oranı en az %80 olanlarını tercih ediniz.
Bol bol su içmek diyetin olmazsa olmazı
Günlük içtiğimiz su miktarı çok ehemmiyetli. Böbreklerin sağlıklı olması, böbrek taşlarından savunmak ve oluşan ketonları uzaklaştırmak için günde 2-3 litre sıvı tüketilmeli… Sıvı tercihi bilhassa su olmalı. Nebat çayları ve yeşil çay da olabilir. Ancak suyun yerine hiçbir şey konulamaz. Nebat çayları ile beraber şeker kullanılmamalı.
Hangi içecekler seçenek edilmeli?
Hazır satılan meyve sularını tüketmemelisiniz. Her türlü alkol, ice tea, limonataya destur yok. İçki tüketmek istediğinizde, ki olasıysa içki kullanmayınız, bilhassa yüksek karbonhidrat muhtevası hasebiyle biradan uzak durunuz. Kırmızı şarap seçenek edebilirsiniz. Kırmızı şarap fitokimyasallar içerdiği için seçenek edilebilir.
Bu yazıyı beğendiniz mi?

Yeni yazılar e-mail adresinize gelsin!

Takip Edin!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder